İyilere vuracak olan beladan sakının! / Kerem Önder

Veröffentlicht:

“Sadece içinizden zulmedenlere erişmekle kalmayacak olan bir azaptan sakının
ve bilin ki Allah, azabı çetin olandır.” Enfal 25

Fitne yani “toplum içinde imanın bozulması, baskı, düzensizlik, kargaşa, hukukun çiğnenmesi, hakka dayanmayan
gücün hâkim olması ve böylece kulluk imtihanının kaybedilmesi tehlikesi” ya el birliği ile engellenecek ya da bunun
zararı sınırlı kalmayacak, hak edenlerin yanında suçsuzlara da dokunacaktır. Çünkü onlar da fitnenin ortadan
kalkması için ellerinden geleni yapmadıkları, haksızlığa karşı mücadele etmedikleri için kusurlu ve sorumludurlar.
Bunların içinde hiçbir kusuru olmayan çok küçük bir grubun (âcizler) bulunması tabiidir. Allah bunlara, günahları ve kusurları olmadığı halde başkaları yüzünden uğradıkları felâket ve acıların karşılığını âhirette verecek, bu acılara değen, “Keşke dünyaya tekrar dönsem de buna benzer acılar yaşasam” dedirten ödül ve karşılıklar lutfedecektir, O’nun sünneti (kanunu) böyledir.
Peygamber efendimiz fitne konusunda ümmetini uyarmış, “Toplumda pislik çoğalırsa içlerinde iyiler bulunsa bile helâkten kurtulamazlar” buyurmuştur (Buhârî, “Fiten”, 4, 28). İyiyi toplumsal buyruk, kötüyü de ayıp ve yasak haline getirmedikçe toplumun kötülüklerden sorumlu olacağını ve bunun bedelini ödeyeceğini bildiren birçok hadis vardır.

“Umuma Gelen Musibet
Bil ki Allah Teâlâ, insanı, kendisiyle kalbi arasına girilmekten sakındırdığı gibi, onu fitneden de sakındırmıştır. Buna göre ayetin manası, "Geldiğinde, sadece zalimlere mahsus olmayan; aksine hepinize, iyinize kötünüze isabet edecek olan bir fitneden sakının" şeklinde olur. Hasan el-Basri'den bu ayetin, özellikle Cemel Savaşı'nda, Hz. Ali, Ammar, Talha ve Zübeyr'in içine düştükleri durumu ifade için indiğini söylemiştir. Nitekim Zübeyr de: "Bu ayet, bizim hakkımızda indi. Biz onu, uzun zaman okuduk; ama o fitnenin içine düşecek olan kimselerin bizler olduğunu
göremedik. Bir de ne görelim, bununla kastedilenler, bizlermişiz. " demiştir. Süddî'den de: Bu ayetin, Bedlr'e iştirak edip de Cemel'de savaşan kimseler hakkında nazil olduğunu söylediği rivayet edilmiştir.
Rivayet edildiğine göre bir gün, Zübeyr, Hz. Peygamber (s.a.s)'le gece sohbet ediyordu. Derken, Hz. Ali (r.a) de çıkageldi.. Hz. Ali'yi Zübeyr gülerek karşılayınca, Hz. Peygamber (s.a.s), "Ali'yi ne kadar seversin?" dedi.. Bunun
üzerine Zübeyr, "Ey Allah'ın Resulü, onu, tıpkı çocuğumu sevdiğim gibi, belki de daha fazla severim " dediğinde Hz. Peygamber (s.a.s), "Sen onunla savaşmaya gittiğin zaman nasıl olacak ya!?" dedi.

Daha sonra Cenâb-ı Hak, "Hem bilin ki, Allah şüphesiz azabı çetin olandır" buyurmuştur. Bu tabir ile de, Allah'ın ikâbından sakınmak için, müstakim olmanın gerekliliğine teşvik murad edilmiştir.

Buna göre şayet, "Bu ayetten çıkan netice şudur: Allah Teâlâ, geldiğinde, günahkâr olanı da olmayanı da kapsayacak olan bir azaptan, bir fitneden insanları sakındırıp korkutuyor. Binâenaleyh, Rahîm ve Hakîm olanın rahmetine, bu fitne ve azabı, günahkâr ve suçlu olmayan kimselere de ulaştırması nasıl uygun düşer?" denilirse biz deriz ki:

Allah Teâlâ bazan, doğrudan doğruya olarak, kulunun başına ölümü, fakirliği, körlüğü ve kötürümlüğü v.b.
getirebiliyor. Bu, ya, Cenâb-ı Hakk'ın yegâne Mâlik olması sebebiyle, O'ndan sâdır olması pek uygun olan bir fiildir; veyahut da, Allah Teâiâ'nın, bu işin bir tür iyiliği ihtiva ettiğini bilmesi sebebiyle sâdır olmuştur. Bu hususta, iki
mezhebin de farklı farklı görüşleri bulunmaktadır. Binâenaleyh, bu iki sebebin birisinden dolayı bu caiz olunca, işte
burada da caiz olur. Allah en iyi bilendir.” Razi

Aklın en büyük paradoksu şudur: Ne elde edersen et ondan sıkılacaksın. Her neyi elde edemezsen, ona karşı büyük özlem duyacaksın.

Aşk, vermek ister. Akıl, almak ister, menfaat ister.

İyilere vuracak olan beladan sakının! / Kerem Önder

Titel
İyilere vuracak olan beladan sakının! / Kerem Önder
Copyright
Veröffentlicht

flashback